6 Şubat 2009 Cuma

trapezde melankoli

biz yalnız insanlardık.
ve birbirimizi sevdikçe daha da yalnızlaştık.evvel zaman içinde yaşadıklarımız zamanla geçer sandık. olmadı. olduramadık.

bi' zaman kitaplara verdik karmakarışık zihnimizi. o bayılırdı felsefeye. ne zaman ona yaklaşmaya çalışsam "varoluşmaktaydı." tekrar denemedim. ben roman okumayı severdim. onlarca hayali dostum ve kenarları okunmaktan pamuklamış sayfalarım vardı. ne zaman bana ulaşmaya çalışsa, beyaz bi tavşanın ardısıra kaybolan aykkabımı bulma telaşım tutardı. tekrar denediğini hiç görmedim.

biz suskun insanlardık.
ve birbirmizi anladıkça daha da suskunlaştık. geçmiş'i geçer sahiden sandık. tıpkı yeni zamanın renkli filmleri gibi. olmadı. olduramadık.

bi'zaman filmlere verdik birbirimize bakmaktan korkan gözlerimizi. o bayılırdı karanlık, bol dumanlı filmler seyretmeye. ne zaman yanına sokulmaya yeltensem, kahraman gibi hissederdi kendini. başı gri dumanlı. ben kırmızılı, haylli filmleri severdim. filmin içindeki insanlarda birbirlerini severlerdi. kavuşamaz olsalar bile severlerdi işte. hem "gerçek aşk kavuşamamak" değil miydi?! ne zaman elimi tutmaya kalksa, ben gözümün yaşını silerdim. ellerim gözlerimde olurdu, onun elleri boş birer kutu.


biz unutkan insanlardık aslında.ve en çok da birbirimizi unuturduk.unutulmaz şiirler okumaya verdik kılıç kadar keskin dillerimizi bir ara. aşktan anlamaz şiirlere bayılırdı o. hep bi'şeyler olurdu onun şiirlerinde. şehirler düşerdi, masalar devrilirdi, çukurlar yanardı. ne zaman şiirlerini okumaya başlayacak olsam; okumayı unuturdum. ben zeytinağaçlarını severdim, karabiber tozlarını, ağlayan sonbahar yapraklarını, yere düşen karanfili.. ne zaman şiirlerimi "oku" desem; emre itaat etmez kafir bir general kesilirdi.


vel hasıl, biz aynı dünyanın, ayrı insanlarıydık.
suskun, yalnız ve unutkandık
..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder